• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İzmir 36 °C
  • İstanbul 28 °C
  • Antalya 30 °C
  • Ankara 28 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Haziran 2024 64'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Mayıs 2024 sayısı çıktı
  • Turizmin Sesi Dergimizin Nisan 2024 62'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Haziran 2024 64'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Mayıs 2024 sayısı çıktı
  • Turizmin Sesi Dergimizin Nisan 2024 62'nci Sayısı Yayında 

İzmit Körfezi’nin Şirin ilçesi:HEREKE

BORA ÖZGEN

Hereke, İzmit Körfezi’ndeki en şirin ilçemizdir. Tarih boyunca İpek yolunun üzerinde olması aynı zamanda Osmanlı Dönemi’nde Haydarpaşa’dan kalkan trenin tam Hereke’den geçmesi ve sonraki yıllarda otoyolun Hereke’den geçmesi zaman içerisinde Hereke’yi her daim önemli ve özel kılmıştır. Şimdilerde ise, körfezi birbirine bağlayan Osmangazi Köprüsü yakınlarında bulunmaktadır. Aşağı Hereke, Kışladüzü ve Yukarı Hereke yerleşkesi ile denizden dağa doğru yerleşim alanı ve yaşam alanları vardır. Biraz daha yukarıya çıkınca radar bölgesi ve atış poligonu ile halkın mangal partileri verdiği etrafı çam ormanlarıyla çevrili tepeden körfeze bir kuşbakışı ile bakılan güzel bir ilçedir. 

HEREKE HALILARININ KENDİNE ÖZGÜ MOTİFLERİ MEVCUTTUR
Hereke, aynı zamanda Osmanlı’da halılarıyla meşhur olmuş ve ön plana çıkarak Dünya’ya nam salmıştır. Hereke Halı Fabrikası’nda çok güzel ve harikulade halılar yapılmış ki, bir dönem Abdülhamit’in talimatıyla Osmanlı Saraylarına özel halılar imal edilmiş. Hatta bu özel halılar üzerindeki motifler sadece saraylar için kullanılmış. Başka halılara bu motifler verilmesi yasaklanmış. 

Bu halıların ünü sadece Osmanlı sınırları içinde değil, aynı zamanda yurt dışına da çıkmış. Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm 1. Dünya Savaşı’ndan önce Osmanlı’yı ziyaret etmiştir ve hatta ilk gelip, kaldığı yer Hereke’dir.  Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm yanında getirdiği özel borularla, özel tekniklerle Hereke Halıları’nın boyanmasını ve daha farklı motifler yapılmasını sağlamıştır. 

Bununla birlikte Hereke, her ne kadar bize çok yakın olsa da biraz unuttuğumuz ve biraz göz ardı ettiğimiz bir yerdir. Gelip geçerken ucundan baktığımız yer ama Osmanlı’nın bir zamanlar FES, PERDE, FANİLA gibi önemli ihtiyaçlarını karşıladıkları bir kasabamızdır.

HEREKE MARKASININ, ÇİN TARAFINDAN PATENTİ ALINMIŞ
Hereke markası esasında yüzyıllık bir marka fakat üzülerek söylüyoruz ki, Hereke markası maalesef Çin tarafından patenti alınmış ve Çin’deki bir semte Hereke ismi verilerek “Hereke Halısı” üretmeye başlamışlar. Ama bunlar el dokuma halılar değil, makina halılarıdır. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz ile Çin Devleti arasında bir hukuki patent mücadelesi sürmektedir. Umarım bu patent mücadelesinden de bir an evvel sonuç gelir. Haklı olan Hereke markamızı tekrar geri alabilirsek mutlu olacağız. 

KAISER WILHELM KÜNDEKARİ TEKNİĞİ İLE KÖŞK YAPTIRDI
Kaiser Wilhelm Hereke’ye geldiğinde kendisi için özel köşkler yaptırıp, bir hafta boyunca burada kaldı. Hereke’de yer alan, Kaiser Wilhelm Köşkü’nün özel bir yapılış şekli var. Selçuklu ve Osmanlı’dan günümüze kadar gelen özel bir ahşap oyma tekniği ile inşaa edilmiş. Kündekari tekniği, ahşapların tutkal ya da çivi kullanılmadan birbirlerine geçme ve oyma tekniği ile birleştirilmesine deniliyor. Kündekari tekniği ile sadece köşk yapılmıyor, minber, mihrap, kapı ve pencere süslemeleri de yapılıyor. Kündekari tekniğini kullanan üstadın ve marangozun müthiş bir geometri bilmesi ve iyi bir ustalığının olması lazım. İlk önce o parçaları oluşturacak, sonrasında ise, o yapıyı oluşturacaktır. Gerek mihrap, gerek minber, gerek koskocaman bir köşk... Hereke’de bulunan Kaiser Wilhelm Köşkü, 1884 yılında Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm’in Osmanlı İmparatorluğunu ziyaret edişi nedeniyle Yıldız Sarayı’nda yaptırılarak bu alana bir günde monte edilmiştir. Kaiser Wilhelm ikinci kez Hereke’ye gelmesi ile birlikte Osmanlı’ya tüfek satacaktır. Kaiser Wilhelm toplamda 3 defa Hereke’ye gelmiş. Birinde Bağdat Demiryolu ihalesini alacaktır, diğerinde ise, tüfek satışı yapacaktır. Mauser marka tüfekler, Osmanlı Devleti’nin seri, ikinci defa aldığı piyade tüfekleridir. Birinci Dünya Savaşı’nı Mauser marka piyade tüfekleriyle yaparız. Üretilen ilk tüfek Mauser Model 1871 diğer adıyla Infanterie-Gewehr 71'dir. Osmanlı’nın kullandığı birinci seri piyade tüfekleri ise, İngiliz markadır, Martini’dir.

“AT MARTİNİ DEBRELİ HASAN DAĞLAR İNLESİN”
Martini, türkülere konu olmuş bir tüfek olarak karşımıza gelir. “At Martini Debreli Hasan dağlar inlesin” diye Trakya Türküsü’nde geçer. Martini’den kasıt tüfektir. Tüfeğin sesi ile dağların inlemesinden bahsedilir. Zaten cümle de Debreli Hasan değil, at Martini de bre Hasandır. 

“SANA AYNALI MARTİN YAPTIRDIM” 
Hekimoğlu Türküsü’nde de “Sana aynalı Martin yaptırdım” diye geçecektir, türkülere bile konu olmuştur. 1900'lerin başında çokça kullanılan bir tüfektir. Ama Birinci Dünya Savaşı’nda kullandığımız Mauser tüfekler Kaiser Wilhelm’ın Hereke’ye ikinci gelişi ve Osmanlı’yı ikinci ziyaret edişinde bizlere sattığı tüfeklerdir. 

OSMANLI PADİŞAHI ABDÜLHAMİT’E “ALMAN ÇEŞMESİ” HEDİYE
Sonrasında güzel ticaretler yapmış olacak ki Osmanlı Padişahı Abdülhamit’e bir çeşme hediye edecektir. Çeşme, doldurmalı bir çeşmedir. Sekiz tane sütunu vardır, iç tarafından baktığımız an tavanında ise, Kaiser Wilhelm’ın ve Abdülhamit’in altın yazmalı tuğraları bulunmaktadır. Sultanahmet Meydanı Alman Çeşmesi olarak bilinir. Özel günlerde, bayramlarda, Şehzadelerin sünnet düğünlerinde süt, bal ve şerbet aktığı bilinmektedir. Alman Çeşmesi, İstanbul'daki Sultanahmet Meydanı'nda, Sultan I. Ahmed Türbesi’nin karşısında yer alan çeşmedir. Alman İmparatoru II. Wilhelm'in Sultana ve İstanbul'a hediyesidir. Almanya'da yapılıp, 1901'de İstanbul’daki yerine monte edilmiştir. Neo-Bizanten üslubunda bir çeşmedir; içeriden altın mozaikle süslüdür. Alman Çeşmesi, Türkiye’ye üç kez gelen imparatorun 1898’de İstanbul’a ikinci kez gelişinin anısına ithaf edilmiştir. İlk gelişinde 1889 Osmanlı ordusuna Alman tüfeklerinin satışını sağlayan II. Wilhelm, ikinci İstanbul ziyaretinde İstanbul-Bağdat Demiryolu’nun Alman firmalarına verilmesi vaadini almıştı. Bu ziyaretin anısına Alman hükümeti tarafından yaptırılan çeşme, imparatorun bir deseninden yola çıkarak düzenlenmiştir. Çeşmenin planlarını Kaiser’in özel danışmanı Mimar Spitta çizmiş, yapımını Mimar Schoele üstlenmiştir. Ayrıca Alman mimar Carlitzik’le İtalyan Mimar Joseph Antony de bu projede çalışmışlardır. Alman hükümeti önce hipodrom alanını düzenlemiş, meydanın ağaçlandırılması yapıldıktan sonra Almanya’da hazırlanan çeşme buradaki temeller üzerine oturtulmuştur. Mermerleri ile değerli taşları Almanya’da işlenmiş ve parçalar halinde gemi ile İstanbul’a getirilmiştir. 

Yapımına 1899’da başlanan çeşmenin 1 Eylül 1900’de, Sultan II. Abdülhamid’in 25. cülüs törenine yetiştirilmesi planlanmıştı. Ancak çeşmenin inşası bu tarihe yetişmeyince. II. Wilhelm’in doğum günü olan 27 Ocak 1901’de görkemli bir tören ile çeşmenin açılışı gerçekleşmiştir. Alman çeşmesi, ne heykelli Avrupa çeşmelerine ne de Osmanlı meydan çeşmelerine benzer. Yüksek bir taban üzerine oturtulmuş, sekizgen planlı bir yapıdır. Su haznesinin üzerinde sekiz sütunun taşıdığı bir kubbe yer alır. Sütunları birbirine bağlayan kemerlerin üzerindeki pandiflerde birer madalyon bulunur. Dördünün içinde yeşil zemine II. Abdülhamid tuğrası, diğer dördünün içinde Prusya mavisi üzerine II. Wilhelm’in simgesi olan "W harfi" altında II sayısı konulmuştur. Koyu yeşil renkte kolonların taşıdığı görkemli bir kubbe ile örtülü çeşmenin tunç kitabesinde Almanca olarak “Alman Kaiser’i Wilhelm II 1898 yılı sonbaharında Osmanlıların hükümdarı haşmetlü Abdülhamid II nezdinde ziyaretinin şükran hatırası olarak bu çeşmeyi yaptırdı” yazmaktadır. Çeşmede bir de Osmanlıca kitabe vardır. Bu kitabede Osmanlı Seraskerlik Dairesi’nden, aynı zamanda edebiyatçı olan Ahmet Muhtar Paşa’nın beyiti sülüs yazıyla İzzet Efendi tarafından yazılmıştır.

Herkesi Hereke’ye bekleriz. Patent mücadelemizin de olumlu sonuçlanmasını temenni ederiz.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21