• BIST 9109.34
  • Altın 2919.651
  • Dolar 34.2345
  • Euro 37.6242
  • İzmir 36 °C
  • İstanbul 28 °C
  • Antalya 32 °C
  • Ankara 31 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Temmuz 2024 65'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Temmuz 2024 65'nci Sayısı Yayında 

Büyük İskender'in gözdesi Priene

CANAN ÖZGEN

Şehirciliğin ve kent planlamasının ilk örneği, en iyi korunmuş antik kent, Büyük İskender'in gözdesi Priene

Priene, düzenli caddeleri ve sokakları, ayakta kalmış binalarıyla Türkiye’de en iyi korunmuş antik kentlerden birisidir. Şehirciliğin ve kent planlamasının uygulandığı en eski yerleşimlerden birisi olan kentte, 200 yıldır yapılan kazılarda kentin büyük bölümü ortaya çıkarılmıştır. 

Miletli ünlü mimar Hippodamos’un planına göre kurulmuş olan şehir, günümüz şehirciliğinin öncüsüdür. Kent, kamu binaları, sivil konutlar, ızgara kent planlaması gibi teknik ayrıntılar barındırır, ziyaretçilerine antik dönem mimarlığının en güzel örneklerini sunar.  

Athena Tapınağı'nın yanı sıra, kutsal stoa, agora denilen pazar yeri, antik tiyatro ve kent planlaması, Priene'nin görülmeye değer yerleri arasındadır..

Anadolu’nun antik coğrafi bölümlemesine göre, Orta Batı Anadolu’yu kapsayan İyonia Bölgesi'nin güneyinde, antik adıyla Mykale, günümüzdeki ismiyle Samson Dağı’nın güney eteklerinde yer alır .

Priene, Aydın ili Söke ilçesi, Güllübahçe beldesi sınırları içindedir.

Kentin Tarihi

Priene Antik Kenti'nin en erken maddi kalıntıları, Arkaik döneme kadar gider. Pausanias gibi antik Yunan kaynaklarına göre Thebaililerle karışmış olan İyonlar tarafından ilk olarak bugün bilmediğimiz bir yerde kurulan Priene, MÖ 4. yüzyılın ortalarında, Söke’nin Güllübahçe Turunçlar Mahallesi'nin batısında tekrar kurulmuştur. Önceleri liman kenti olma özelliği taşıyan kent, Menderes Nehrinin alüvyonlarının birikmesi ve  denizin çekilmesiyle gücünü zamanla kaybetmeye başlamıştır.

Priene Antik Kentinde, kuruluşundan sonraki ilk üç asırda, refah düzeyi yüksek olduğundan, uzun inşaat süreleri göze alınarak ve fasılalarla mermerden, gösterişli kamusal yapılar ve tapınaklar inşa edilmiştir. Yeni kurulan Priene kentinin, antik dönemdeki anlamıyla demokratik yapıya sahip bir “kent devleti” olduğu bilinmektedir. 

Kentin asıl geçim kaynağı, ticaretten ziyade tarımdı. Tarımsal üretimde tarlaların sulanması da Menderes Irmağı'ndan sağlanıyordu. Menderes Irmağı, kentin hayatında ve geçim kaynaklarında her zaman o kadar belirleyici bir rol oynamıştır ki Prieneliler, kaderlerini belirleyen bu nehri “Maeander şeridi” şeklinde stilize ederek, kent sikkelerinin arka yüzünde tasvir etmişlerdir. 

Priene aynı zamanda MÖ 6. yüzyılda, “Çoğunluğu kötü veya kaba kuvvet ile değil, ikna ederek kazanın!’’ sözleriyle ünlü filozof ve hukukçu Bias'ın memleketidir.

Büyük İskender'in gözdesi olarak da tanınan şehirde, imparatorun uzun süre kaldığı bir ev bulunur. İyon tapınaklarının karakteristik bir örneğini sergileyen Athena Tapınağı ise antik çağda dünyanın yedi harikasından biri kabul edilmiş Halikarnas Mausoloumu'nun mimarı Pytheas tarafından inşa edilmiştir. 

Araştırma Tarihçesi

1750 yılında İngiltere tarafından başlatılan Priene’deki bilimsel arkeolojik kazı ve araştırmalara, 2018 yılından itibaren Bursa Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından devam edilmektedir. Yeni dönem kazılarının ağırlık noktasını, kentin nekropol alanlarının ve mezar yapılarının araştırılması oluşturmaktadır. Restorasyon çalışmaları ise agoranın “Kutsal Stoa” olarak bilinen kuzey bölümünün batı kısmında devam etmektedir. 

Athena Polias Kutsal Alanı

Priene Kent Devleti'nin koruyucusu ve ana tanrıçası olan Athena “polis” (kent) kelimesinden türemiş olan “Polias” sıfatını taşımaktaydı. Athena Kutsal Alanı, önemine uygun olarak kentteki en büyük “temenos” alanına sahiptir. Ayrıca burası, kentin yeni yerinde kurulmasından sonra yapılan ilk kutsal alandır. Tapınağa konum olarak, çevresindeki diğer alanlardan daha hâkim noktada bulunmasını ve bu haliyle Menderes Ovası’ndan ve hatta (antik dönemdeki durum göz önünde bulundurulursa) denizden bile görülmesini sağlayan yüksek bir teras seçilmişti.

Tiyatro 

Priene’deki tiyatro yapısı, geç dönemlerde herhangi bir değişikliğe uğramadan, Helenistik dönem haliyle korunagelmiş olmasından dolayı türünün önemli bir örneğidir. Seyirci oturma yerlerinin kapasitesinin yaklaşık 6 bin 500 kişilik olduğu varsayılmaktadır. Oyunların oynandığı orkestra kısmını kentin önemli şahsiyetleri için özel düzenlenmiş şeref koltukları sınırlamaktadır. Aynı alanın orta kenarında Tiyatro Tanrısı Dionysos’a adanmış mermer bir sunak da yer almaktadır.  

Prytaneion ve Bouleuterion (Meclis Binası)

Bu iki yapı, kent merkezinde agoranın kuzeydoğu bölümünde yer almakta olup, her ikisi de kentin yönetimi ile ilgili idari kamu yapılarıdır. Bouleuterionda ise halk meclisi toplanmaktaydı.

Priene’deki yapının ilk evresi, muhtemelen MÖ 200 yıllarında inşa edilmiş olmalıdır. Yapıda 500 meclis üyesi toplanıp, kararlar alıyorlardı. Bouleuterionun ortasındaki alanda ise üzerinde tanrı büstleri bulunan bir sunak yer alır.

Agora

Polisin (kent devleti) kalbi ve aynı zamanda bir nevi “tarih kitabı” olan agora, Priene’de kent alanının hemen hemen tam orta kısmını işgal etmektedir. Burası, zamanında etrafı kapalı bir alandı. Priene Agorası, ticari bir merkez veya pazar yeri vazifesinden ziyade, özellikle şenlikler ve vatandaşların politik tartışmaları için bir “mekân” görevi üstlenmiş olmalıdır. Dolayısıyla agora gösterişli bir şekilde donatılmıştı. Kentin nüfuz sahibi kişileri, bu alanda birer heykel veya onurlandırma anıtıyla temsil edilebilmek için birbirleriyle yarışmışlardır.

Batıdaki ve Kuzeybatıdaki Konut Alanları

Antik Kentin Batı Kapısı Caddesi ve Tiyatro Caddesi’nin batı kısımlarında konutların yer aldığı büyük mahalleler bulunur. Bu mahalleler MÖ 2. yüzyılda nasıl başladığı bilinmeyen bir yangın felaketine maruz kalmıştır. Bu olaydan sonra söz konusu konut alanları, bir kaç istisna dışında bir daha hiç kullanılmamıştır. Bu alana, MÖ 2. yüzyılın ikinci yarısında akropolisten büyük kaya parçaları koparak yuvarlanmıştır. Bu devasa boyutlu kayalar, halen evlerin duvarları arasında durmaktadır.

Ulaşım

Antik kente, Söke ilçesinden özel aracınızla ya da taksiyle gelebileceğiniz gibi, Aydın il merkezinden kalkan Didim otobüslerinden de yararlanabilirsiniz.


 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21