CUMHURİYET

Bugün cumhuriyetimizin kuruluşunun 87. yılı. Her yer cıvıl cıvıl, nedense bütün insanlar cumhuriyetçi; bir gün bile olsa kalpler bir... Akşama kadar uzaktan izliyorum olan bitenleri, tanıdıklarımdan, arkadaşlarımdan, hatta ailemden bile ses seda yok. Eskisi gibi kimse birbirinin cumhuriyet bayramını kutlamıyor. Akşam telefonuma gelen küçük de olsa bir mesaj: Moldovyalı, ülkemizdeki bir çok "Türk"ten "Türk" arkadaşım Anna, cumhuriyet bayramımı kutladığını söylüyor. Ne kadar da garip; hem güzel hem kötü...

Geçen gün işe giderken yolda bir pankart dikkatimi çekti: Ak(?) Parti Siyaset Akademisi başvuruları başlamış... Siyaset Akademisi! Yüreğimin ortasına kocaman bir şey oturdu sanki. Gerçekten çok yaratıcı. Bir memleket en kolay ve en kalıcı şekilde genç nesil "beyin"leri üzerine çalışılarak "aydınlık" kılınır... Aydınlanmak denir buna, ışığın altında olup gözleri kamaşan, ve bu nedenle miyopya ile karşı karşıya kalmış; iki adım ötesini görmekten mahrum genç nesiller oluşur yavaş yavaş. Aman ne aydınlık!

Koştura koştura iş yerinin yolunu tuttum. Çok değer verdiğim bir büyüğüm nedense bu gördüklerime benim kadar şaşırmadı. Ağzından dökülen her kelime beni biraz daha sarstı sanki. "Biz küçükken 29 Ekimlerde sabaha kadar ağlardık. Şimdiki genç nesillerin Cumhuriyet Bayramı adına olan tek sevinçleri "Acaba Cumhuriyet Bayramı Cuma gününe denk geliyor mu; daha fazla tatil yapacak mıyız?" şeklinde oluyor. Ve emin ol, bundan 15 yıl sonra Cumhuriyet Bayramı diye birşey kalmayacak..." Beynimde hala yankılanan bu cümleler...

Peki biz bilinçli Türk gençleri olarak ne yapabiliriz? Ülkemizde olan bitenlerden dolayı neredeyse bir çok büyüğüm bir şekilde buralardan kaçıp yurtdışına gitmemi tavsiye ediyor. Bu kadar mı çaresisiz? Tüm bunların üstüne, duyarlı bir arkadaşım ekliyor: "Senin benim gibi "akıllı"lar da giderse bu ülkenin hali ne olur!" Fazla realist. Ama ne yapılabilir, kalan üç beş kişi giden bin kişi karşısında kendini savunabilir mi? Giden dediysem somut olarak gitmesine gerek yok, anladınız işte...

Yarın da Skal İstanbul'un Pera Palace'ta yapılacak olan Cumhuriyet Balosu var. Ben de katılacağım, biraz kafa yorup eski günleri anacağız. İnsan kendi kendine toplanıp kafa yorunca bir şey elde edebiliyor mu? Hayır, sanıyorum "gerçek" bir gruba dahil olmak lazım. Görün bakalım yarın öbür gün Siyaset Akademi'sinden mezun olanlar bizim en köklü üniversitelerden mezun olduktan sonra bile sahip olamadığımız imkanlara nasıl da sahip oluyorlar... Adamlar işi biliyor, diyecek laf yok...