• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İzmir 36 °C
  • İstanbul 28 °C
  • Antalya 30 °C
  • Ankara 28 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Haziran 2024 64'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Mayıs 2024 sayısı çıktı
  • Turizmin Sesi Dergimizin Nisan 2024 62'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Haziran 2024 64'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Mayıs 2024 sayısı çıktı
  • Turizmin Sesi Dergimizin Nisan 2024 62'nci Sayısı Yayında 

İSRAFI ÖNLEMEK İÇİN NE YAPIYORUZ ?

BORA ÖZGEN

SU MUSLUKTAN DEĞİL, DOĞADAN GELİR

Bu yazımı 22 Mart Dünya Su Günü vasıtasıyla yazdım ama günümüzde o kadar çok israf var ki neresinden başlasam bilemedim. Öncelikli olarak Su ve Gıda israfı önemine sayılarla değinmek istedim. Sonrasında ise israfın çeşitleri demek istiyorum ama madde madde yazmaya gerek de yok. Gereksiz tüketilen ve harcanan her şey israfa giriyor.

İSRAF TUTUMLU OLMANIN EN BAŞLICA ETKENLERİNDEN BİRİSİDİR

Günümüzde israfın önemi daha da çok ortaya çıkıyor. Halkın cebi küçülürken ekonomi de büyüyor, alım gücü zayıflıyor.  

Son bir yılda yaşadığımız Covid-19 salgını ve salgından korunmak için alınan tedbirler zorlu bir süreci de beraberinde getirdi. Birçok insan işinden ve hayatından olurken, salgına yakalanan insanların hastalıkla mücadelesi sürerken yakınları da bin parçaya bölündü. Bu süreçte insanların psikolojileri bozuldu, ruhsal bozukluklar ortaya çıktı. İnsan sağlığı için çok önemli rolü bulunan, yaşamsal fonksiyonlar için gerekli olan vitaminler yeterli besin aldığımız takdirde sağlığımıza olumlu etki ediyor. Yeterli besin ve vitamin alan insanlar bu hastalığı da atlattılar, kimisi yakalandığını bile anlamadı.

HAYAT BİZ İNSANLAR İÇİN ÖNEMLİ AMA DÜNYA NİMETLERİNE DE SAYGILI OLMALIYIZ

Her şeyden azar azar ama yeteri kadar almalıyız. Yeteri kadar alıp, tükettiğimizde israfın önüne geçmiş olacağız.  İsrafın ne olduğunu artık öğrenmeliyiz. İsraf konusunda geç kalsak da alınan önlemler erkendir. Gereksiz yere tüketiyor, ihtiyaçtan fazlasını alıp çöpe atıyoruz. 

ÇÖPE ATILAN ATIKLARIN CEBİNİZDEKİ PARA OLDUĞUNU UNUTMAYIN

Milyonlarca insan açlıkla mücadele ederken gıda israfı hayatımızın her alanında gün geçtikçe artıyor. Üretimden depolama ve taşımaya, restoranlardan otellere, marketlerden evlere kadar hayatımızın her alanında israfla karşı karşıya kalıyoruz. Gıdaların nasıl taşınacağına, saklanmasına, pişirilmesine ve tüketilmesine uygun planlar hazırlanmadığı için milyonlarca gıda çöpe gitmektedir.

BM Çevre Programı Gıda İsrafı Endeks Raporu yayınlandı ve çok önemli bilgiler içeriyor:

  • 690 milyon insan açlıkla mücadele ederken, 3 milyar insan sağlıklı beslenemiyor
  • TÜM Dünyada her yıl kişi başına ortalama 121 kilogram gıda çöpe gidiyor.  Bunun 74 kilogramı yani %61‘i evlerde gerçekleşiyor.
  • Gıdaların %17’si hiç dokunulmadan çöpe gidiyor!
  • Türkiye’de yılda 7,7 milyon ton gıda israf ediliyor
  • Türkiye’deki kişi başı yıllık israf 93 kg ediyor!

Bir gıdayı çöpe attığınızda su kaynaklarımızı, toprağı ve o gıdanın sofranıza gelmesindeki bir çok kişinin emeğini de beraberinde çöpe atmış oluyorsunuz maalesef bu durum gıda fiyatlarının yükselmesi, sera gazı salınımda artış ve açlığı tetikleyen etkiyi de başlatıyor.

İSRAFI ÖNLEMEK İÇİN NE YAPIYORUZ?

  • İhtiyacınız kadar alın
  • Sadeleşin, paylaşın
  • Son tüketim tarihi yaklaşan ürünlere öncelik verin
  • Alışverişe liste yaparak çıkmaya dikkat edin
  • Olgunlaşmış, şekli bozuk meyve ve sebzelere de şans verin
  • Porsiyon kontrolünde daha hassas olmaya çalışın, dışarıdan yemek siparişlerinde yemeyecek iseniz garnitür gelmemesi konusunda uyarın

SU MUSLUKTAN DEĞİL, DOĞADAN GELİR

SUSUZLUK NEDENİYLE HER YIL 2 MİLYON İNSAN HAYATINI KAYBEDİYOR

Türkiye’de su sıkıntısı hâlen barajların doluluğuna bakılarak ölçülüyor. Barajlarda yeterli miktarda su olduğunda sorun kalmayacağı yönünde yanlış bir algı var.

Bireyler hem suyu daha tasarruflu kullanmaya özen göstermeli hem de ihtiyaç dışı tüketim alışkanlıklarından vazgeçmelidir. Nehirler ve sulak alanlar yaşamın kaynağıdır ve bunları yitiriyoruz.  Artan nüfusu ve büyüyen kentleriyle Türkiye “Su Fakiri” olma yolunda ilerliyor. İklim krizinin kapımızda olduğu bu yüzyılda su yönetiminde artık suyun kaynağı nehirleri, sulak alanları ve yer altı sularını daha etkin korumayı sağlayacak yöntemleri benimsemek ve uygulamak zorundayız. Bu alanda da suyu fazlasıyla israf ediyoruz.

  • Ülkemizde şebekelerde kayıp/ kaçak su miktarı %50’ye ulaşıyor. Bir başka deyişle kaynaktan gelen suyun yarısı kullanıcıya ulaşmadan kayboluyor.
  • 20 yıllık süreçte, Türkiye’de kişi başına su miktarı yılda %18 azalarak 1700 m³’lerden 1.400 m3’lere düştü.
  • Dünya çapında 1,1 milyar insan temiz suya erişimden yoksun bulunuyor.
  • Susuzluk nedeni ile ortaya çıkan hijyenik olmayan koşullar sonucunda başta çocuklar olmak üzere her yıl 2 milyon insan hayatını kaybediyor.
  • 2025 yılına kadar dünya nüfusunun üçte ikisi su kıtlığı riskiyle karşı karşıya kalabilir.
  • Dünyada kişi başına düşen yıllık su miktarının 1000 ile 1700 m³ arasında olması “su sıkıntısı” olarak ifade ediliyor.
  • 2030 yılında Türkiye nüfusunun 100 milyona ulaşacağından hareketle kişi başına düşecek su miktarının yılda 1.120 m³’e ineceği öngörülüyor.
  • Toplam su tüketiminin yılda 54 milyar m³’e ulaştığı Türkiye’de bu tüketiminin %73’ü tarım, %16’sı haneler ve %11’i sanayi tarafından gerçekleştiriliyor.
  • 1970’ten bu yana küresel ölçekte tatlı suda yaşayan türlerin %84’ü kaybedildi.

Son zamanlarda basında da gördüğümüz bir proje var. Afrika Su Kuyusu Bağışı Projesi başlatılıp, ünlü isimlerin de katılım gösterdiği bir proje haline geldi. Pe ki bu proje neden hayata geçti?

NEDEN AFRİKA SU KUYUSU PROJESİ?

İnsan vücudunun üçte ikisini oluşturan su hayatımızı sürdürebilmemiz  için olmazsa olmaz bir kaynaktır. Dünya nüfusunun 6’da 1’i sağlıklı suya ulaşamıyor. Sağlıksız su kullanımı sebebiyle yılda milyonlarca kişi hayatını kaybediyor. Afrika’da yaşayan insanlar kullanılabilir nitelikli suya ulaşabilmek için saatlerce yol kat etmek zorunda kalıyor; ulaşılan su ise ancak yağmur sularının oluşturmuş olduğu çamurlu su ya da dere ve gölet gibi kirli su kaynakları oluyor. Su temini için ailelerine destek olan çocuklar eğitimlerini aksatmak zorunda kalıyor.

Su kuyularının kullanım ömürleri, açıldığı bölgenin su kaynağı ve iklim değişiklikleri gibi etkenleri etkilemektedir. Günlük 500 kişilik kullanım kapasitesine sahip olan ortalama kuyuların kullanım ömürleri ortalama olarak da 5 ila 10 yıl arasında değişmektedir.

Teknolojinin, imkânların bu denli geniş olduğu günümüzde bir damla suya muhtaç milyonlarca insanın olması ne kadar acı bir gerçek…

Bireyler hem suyu daha tasarruflu kullanmaya özen göstermeli hem de ihtiyaç dışı tüketim alışkanlıklarından vazgeçmeli.

En önemlisi de şu: Suyun kaynağı olan ve bize ulaşana kadar geçtiği doğal alanlarımızı korumazsak, suyumuzun da olmayacağını net bir biçimde anlamalıyız.”

Doğanın bize sunduğu kaynakların kıymetini bilelim, israf etmeyelim, insaf edelim…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21