• BIST 8723.12
  • Altın 3023.533
  • Dolar 34.3304
  • Euro 37.4521
  • İzmir 21 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Antalya 25 °C
  • Ankara 18 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 

KAYBOLAN ŞEHİR , ÜSKÜP..

KONUK YAZAR

''Üsküp ki Yıldırım Beyazıd Han diyârıdır,
Evlad-ı Fatihân’a onun yâdigârıdır.
Firûze kubbelerle yalnız bizim şehrimizdi o;
Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyla biz’di o.
Üsküp ki Şar Dağ’ında devâmıydı Bursa’nın.
Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın.
Üç şanlı harbin arş’a asılmış silâhları
Parlardı yaşlı gözlere bayram sabahları.
Ben girmeden hayâtı şafaklandıran çağa,
Bir sonbaharda annemi gömdük o toprağa.
İs’a Bey’in fetihte açılmış mezarlığı
Hulyâma âhiret gibi nakşetti varlığı.
Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin
Üsküp bizim değil? Bunu duydum, için için.
Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir!
Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!
Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,
Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.''
Yahya Kemal , Üsküp için ne güzel yazmış , değil mi?

Yahya Kemal’in şiirlerinin çoğunda Balkan şehirlerinin ( Üsküp, Kalkandelen, Kosova, Niğbolu, Mercidabık, Mohaç, Varna, Belgrat, Rakofça, Budin, Eğri, Uyvar) sayısız kere tekrar edildiğini söylemek gerek.

“Kaybolan Şehir” adlı bu şiirde Yahya Kemal’in , Osmanlı yenilgisinin kendinde yarattığı hezeyan ,bir daha geri gelemeyecek olana karşı duyduğu özlem ve ümitsizlik bariz bellidir.Tabii bunda Üsküp doğumlu olması ve de “Bir sonbahar günü annemi gömdük o toprağa” dizesinde de yazdığı üzere annesinin burada gömülü olmasının da etkisi büyüktür. Beyatlı'ya şiirler yazdıran bu heybetli şehir pek çok farklı kültür için de farklı anlamlar taşımaktadır.Ve her bir kültür şehri farklı isimlerle anmaktadır.

Makedonlar Skopje (Skopye), Arnavutlar Shkupi (Şkupi), Sırplar ve Boşnaklar Skoplje (Skopie), Türkler ise Üsküp der. Farkettiyseniz sadece  “Skop / Skup” sözünün ortak kelimedir. Şehrin tarihi çok eski olduğundan bu kelimenin anlamı bilinmiyor. Yalnızca oldukça eski bir kabile adı olduğu söylenir. Okuduğuma göre,Makedonlar ve Sırplar, bu sözcüğe Slav dillerinde “-lık, -lik” anlamı katan bir çokluk eki olan “-je (-ye)” ekini ekleyerek kenti isimlendirmişlerdir. Yani “Skopye ve Skopie” sözcüklerinin manası “Skopluk”tur. Arnavutlar tarafından aynı mantıkla oluşturulmuş isim, Arnavutça’daki çokluk anlamı katan “-i” takısıyla meydana getirilmiştir. Şehrin Türkçe’deki “Üsküp” hâli de, yine bilinen en eski isim olan “Skup” sözcüğünün ses olaylarına uğraması sonucunda aldığı durum olarak belirtilmektedir.
Arnavutlar, şehrin ilk sahipleri olarak kabul edilen Dardanlar ile olan akrabalıklarından dolayı, Üsküp’e en eski ismine yakın bir söylemle hitap eder ve şehrin en başından beri kendilerinin olduğunu iddia ederler.

Türk dilinde kelime başında birden fazla ünsüz yan yana bulunmadığından ünsüz yığılması denen ve özellikle Batı dillerinden gelen kelimelerde görülen bu durumu gidermek için kelimelerin ilk ünsüzünün başına veya sonuna bir ünlü getirilerek, sözcük Türkçe’nin ses ve hece yapısına uygun duruma getirilir. Bu fonetik özelliğe uygun olarak “Skup” kelimesinde “s” konsonantının başına zamanla “ü” vokali getirilmiş ve kelime son olarak “Üsküp” hâlini almış.

Makedonlar “Skopye” sözünün (pahalı/değerli anlamına gelir ) “skap” sözünün en eski hâli, yani Kilise Slavcası’ndaki hâli olan “skomp” kelimesiyle bir bağlantısının olabileceğini iddia etmekte ve bu şekilde şehri sahiplenmekteler.Üsküp'ün  Müslüman kimliği, bazı milliyetçi Makedonları rahatsız etse de,içinde barındırdığı mimari eserlerle, varlığını hâlâ bir Osmanlı şehri olarak sürdürmektedir.Bu rahatsızlık o denli büyüktür ki ; ekonomisinin iyi olmadığı dönemde Avrupa Birliğinden borç alınarak Vodno dağının tepesine yaklaşık 50 m uzunluğunda bir haç diktirmişlerdir.Bu haç ,bir anlamda Üsküp'ün bir Makedon kenti olduğu mesajını vermektedir.

Bazı kaynaklarda,Türkler Üsküp adının, şehrin fethinde ve tesisinde çok emek harcayan Paşa Yiğit’in, bölgeyi Bizanslılardan “yüz küp” altın karşılığında satın almasından geldiği yazmakta. Zamanla, Üsküp kelimesinin “Yüzküp”ten dönüşmüş denmektedir.Üsküp şehri, Osmanlı padişahlarından Yıldırım Beyazıd zamanında, 1392’de Türkler tarafından fethedilmiştir. Kuzeye karşı bir Türk müdafaa kalesi olarak görülen Üsküp, 2. Murat zamanında tam anlamıyla tesis edilip, uygulanan başarılı iskân politikalarıyla Türkleştirilmeye çalışılmıştır. Şehir Türkler tarafından bayındır hâle getirilirken, Türki özellikli o kadar çok mimari yapıt inşa edilmiştir ki, Slavca’ya Türkçe’den geçen; “Çeşma (çeşme), çarşiya (çarşı), çador(çadır), kasaba, konak, hisar, kale, hane, han, mermer, saat, musluk, şeher(şehir), sokak, dukan(dükkan), mahala(mahalle), saray…” gibi isimler bu dönemin eseridir. İstanbul’dan evvel fethedilen Üsküp, o kadar kısa bir süre içinde “Türk” olmuştur ki, İstanbul alındıktan sonra Haliç kenarına “Üsküplü” Mahallesi’nin kurulmasıyla, İstanbul’a ilk Türk mayasını veren şehir olma vasfını kazanmıştır.

Sırplar da farklı bu şehrin sahiplenilmesine farklı bir balış açısı getirmekteir.Yugoslavya  dağıldıktan sonra  Sırbistan dışındaki Sırp diasporalarının ne olacağı ve  Güney Slavlar problemi yeni bir boyut kazanmıştır. Makeonya Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etse de bursda yaşayan milliyetçi Sırplar ,azınlık olmalarına rağmen Makedonya'nın tamamının '' Güney Sırbistan '' olduğunu iddia etmekte ve o şekilde anmaktadır.    

Bir başka rivayete göre de,Üsküp kelimesinin bir başka kökeni Arapça’da aranmalıdır. Türkler tarafından fethedildikten sonra bu isimle anılmaya başlanan şehrin kelime anlamı ,“sıra ile dikili ağaçlar”dır. “Suyu dökme” anlamındaki “sekb” kelimesinden türemiştir. Şehrin ağaçlıklı yapısı ve içinden geçen Vardar Nehri sebebiyle Türkler tarafından kente bu ismin verildiği, Skopye’nin de Üsküp’ten geldiği söylenmektedir.

Destansı bir tarihe sahip bu neoklasik şehirde gezerken bu dokuyu iliklerinize kadar hissettiğinizi söyleyebilirim.Çok farklı kültürlere misafirperverlik yapmasından olsa gerek ,damak tatları da hem çeşitlilik sunmakta,  hem de oldukça başarılı.Yalnız fazlaca hamur işi var.Çorbaları ya etli ya sebzeli.Et yiyecekseniz sebzeli çorbayla başlamanızı tavsiye ederim.

Hemen her yerde et tüketebilirsiniz.Ben Old City Restoranı tavsiye edeceğim.Etlerini oldukça başarılı bulduğumu söylemeliyim.Ancak beni benden alan Schopska salatası oldu.Oysa sorsanız bizim permesanlı roka salatasının aynı..Artık peyniri mi, domatesi mi yoksa zeytinyağı mı bu tadı veriyor bilmiyorum ama parmaklarınızı yiyebilirsiniz.

MUHAKKAK GÖRMELİSİNİZ !!!
Makedonya Meydanı
Büyük İskender Heykeli ve Ristik Sarayı bu bölgedeki önemli yapılardan.  2011 yılında Makedonya Cumhuriyeti’nin 20. yılı için dikilen ve III. İskender (Makedonyalı İskender) olarak bilinen Büyük İskender’in anlatıldığı heykel 14.5 metre uzunluğunda. Heykelin etrafında 2.5 metre boyutunda 8 bronz aslan heykeli daha vardır. Bu aslanlardan dördü çeşme olarak dizayn edilmiştir ve müzik parçaları da çalmaktadır. Makedonya Meydanı’nda yer alan bir diğer önemli yapı olan Ristik Sarayı (Ристиќева палата), 1926 yılında inşa edilmiş bir saraydır. Mimar Dragutin Maslak’ın inşa ettiği saray, ismini eczacı Ristik ve Ailesi’nden alır.

Yapıldığı dönemde ailenin ikametgahı olarak kullanılan saray, 1963 yılında meydana gelen depremi büyük ölçüde hasarsız atlatmıştır. Büyük İskender demişken , Türklerin müthiş ingilizce bilgisiyle henüz karşılaştığım bir çeviriyi de paylaşmak istiyorum..KARIŞIK İSKENDER = ALEXANDER CONFUSED...Siz bunu yapmayın olur mu ? :)

Taş Köprü
Taş Köprü tarihi içerisinde birkaç kez yıkılma tehlikesi geçirenmiş.1944 yılında Nazilerin köprüye yerleştirdiği patlayıcılar şehrin kurtuluşu ile etkisiz hale getirilmiş. Büyük depremden sonra da yenileme çalışması ile korunmuş.

Üsküp Kalesi
Evliya Çelebi’nin ünlü “Seyahatname”sinde bu kaleden bahsedilmektedir. Kaleden Üsküp ve güzelliklerini güzel bir yerden seyretmeniz mümkündür. Davut Paşa Hamamı,Saat Kulesi,Çifte Hamam,Davut Paşa Hamamı,Mustafa Paşa Camii,Kurşunlu Han,Sulu Han,Kapan Han,Türk Çarşısı,Aziz Dimitrija (St. Dimitrija) Solunski,Aziz Ohrid

Kliment Katedrali,Yahya Paşa Cami,Aziz Saviour (St. Spas) Kilisesi,Murat Paşa Camii,İsa Bey Camii,Makedonya Takı,Rahibe Teresa Evi,Makedonya Ulusal Müzesi,Arkeoloji Müzesi,İshak Bey Cami,Makedonya Mücadele Müzesi,Eski Tren İstasyonu,Bey (Fuedal) Kulesi de görülmesi gereken diğer yerler..

GELELİM GECE HAYATINA ....
Hem kızlarının çok güzel hem de erkeklerinin çok yakışıklı olduğu bu kentte hayat gece de hızla devam ediyor.Peki nerelere gidebilirsiniz? Irish Pub St. Patrick,Midnight Club,Speakeasy,Club Restaurant Equestrian,Club Colosseum,Old School Cafe, La Bodeguita Del Medio ve Havana Club...Ve en güzeli de hepsinin korkunç ucuz olması.O kadar ki ; girişler 1.5-2 euro gibi.. Son olarak tavsiyem Casinolar serbest olsa da ,kendinizi çok kaptırmayın.Sonra '' ahh,çok kaybettim çookkk..Gitti kredi kartlarım ,paracıklarım..'' diye ağlarsınız.Küçük oynayın,küçük kazanın..Bol bol eğlenin...

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21