TURİZMİN SESİ
Ebru sanatını ilk kez kağıttan farklı mekanlara taşıyan ebru ustası Hikmet Barutçugil, Üsküdar'daki "Ebristan" adını verdiği tarihi konağının perdesinden tavan süslemesine, fayansından mutfak dolaplarına, yatak örtüsünden kapılara ve sandalyelere kadar her eşyasını ebru ile süsledi. Ebru dersleri de verdiği konağının kapılarını Barutçugil, ebruya 35 yıl önce gönül verdiğini bildirdi.
O dönemde ebrunun günümüzdeki kadar yaygın olmadığını dile getiren Barutçugil, ebruya başladığı yıllarda Amerika'da düzenlenen "Ebrucular Kongresi"ne çok sayıda katılımcının geldiğini, katılımcıların çoğunun Amerikalı olduğunu, Türkiye'yi temsilen bir tek kendisinin kongreye gittiğini anlattı. Kongrede edindiği izlenimden yola çıkarak ebrunun Türkiye'de ilgi ve itibar görmeye ihtiyacı olduğu inancına vardığını söyleyen Barutçugil, amacının, kökleri yüzyıllar öncesine dayanan geleneksel el sanatlarının özelliklerini koruyarak yaşatmak olduğunu vurguladı.
Geleneksel Türk sanatlarının çağdaş yorumlarla güncelleştirilerek gelecek nesillere aktarılması gerektiğini kaydeden Barutçugil, literatüre "Barutçugil Ebrusu" olarak geçen tekniği tamamen tesadüfi bir şekilde bulduğunu bildirdi. Barutçugil, şunları kaydetti: "Öğrenmek arzu ve aşkıyla ebruda bir arayışa girdim. Çok sayıda ebru yaptım.
Sonunda kendime ait bir tarz geliştirdim farkında olmadan. Akademi eğitimimin büyük avantajını yaşadım. Aldığım renk, boya ve desen bilgisi işimi kolaylaştırdı. Eskiyi ararken ne bulduğumu hiç anlamadım. Bu nedir, nasıl oluyor diye düşünürken Bilim ve Teknik Dergisi'nde denizlerle ilgili bir fotoğraf gördüm.
Buradaki görüntü suyun üzerinde yakaladığım görüntüyle çok büyük bir benzerlik gösteriyordu. Anladım ki bu çıkan görüntüler tabiatta zaten var olan görüntülerdi. Sonradan öğrendim ki bunlar mikro ve makro kozmos arasındaki görüntülerdi."
"EBRİSTAN" KONAĞI
Ebruyu, kendine yakışan bir mekanda yaşatmak için kurduğu hayaller sonucunda "Ebristan"ın oluştuğunu belirten Barutçugil, 1830'lu yıllardan kalan ve bir harabe halinde aldıkları konağın yaklaşık 11 yıl süren restorasyon sonucunda "Ebristan"a dönüştüğünü söyledi.
Barutçugil, "Ebristan"ın, başta ebru sanatı olmak üzere tüm Türk-İslam sanat ve zanaatlerinin günümüzde uygulandığı bir mekan olma özelliği taşıdığını belirterek, ebrunun öğrencilere stresle baş etme, motivasyon, yaratıcılık, öz güvenin artırılması ve etkili iletişim gibi konularda yeteneklerini geliştirme imkanı sağladığını kaydetti.
Hayalinin "Ebristan"ı ileride bir müze haline getirmek olduğunu belirten Barutçugil, bu çalışmanın fiilen başladığını ancak statik anlayışından farklı bir müzecilik düşündüklerini söyledi. Klasik müzecilik anlayışında eserin olduğunu ve insanların bu eserlere bakıp geçtiğini vurgulayan Barutçugil, böyle olmayacaklarını, teşhir edilen sanat neyse onun öğretileceğini, arı kovanı gibi bir yer olacaklarını belirtti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.