Sahip olduğumuz en büyük değere, bizden daha çok sahip olan bir ülke olan Norveç’in bir deyimi gelir aklıma problemlere çözüm ararken.
“ATATÜRK GİBİ DÜŞÜN“
Kadınlara bir çok ülkeden daha önce seçme ve seçilme hakkı 5 Aralık 1934’te Türkiye’de verilmiştir. Ama ne yazık ki ne kadar çağ atlasak da Osmanlı Arap kültürü erkeklerimizin beyin damarlarına işlemiş.
Önce bir bakalım Ata’mızın sözleri ile değerimiz ne !!!
“ Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.”
“Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar."
"Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur."
En çok hoşuma giden son paragraf oldu: “cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse” Ne güzel bir cümle. Biz kadınlar Atamızın sözünü dinledik. Bir çığ gibi hızla okuduk, her alanda çalıştık, ilim ve fende öne geçtik, bunları yaparken bir diğer geleneksel görevlerimizi bırakmadık, evimizin direği olduk, temizliğini yaptık, çocuğumuza baktık, eşimize eş olduk, iş yaşamında karşı cins ile çatıştık. Hepsine göğüs gerdik ama geri adım atmadık, bu savaşı ne kadar uzun zamandır veriyoruz. İçimizden biri bir yere geldiğinde seviniyoruz, içimizden biri bir yerde ezilse, kol kanat geriyoruz tabi zaman zaman kendi hem cinslerimizde çatışıyoruz onlarda güçlü olabilme adına karşımıza çıkanlar oysa. Nerede yardım ile ilgili bir iş var başında kadınlar var. Neden kadın aynı zamanda vicdanlı – vicdan demek dürüstlük demek. Neden erkekler bizi bu gücümüz ile yanında istesinler ki… Çünkü ortada DÜRÜSTLÜK VAR – HAKSIZLIK KARŞISINDA SES çıkaracak güce sahip bir yürek var. Erkeklerin hakim olduğu ticari hayatta ne kadar zorlanıyoruz, zira bizler toplumun çıkarları doğrultusunda çalışma yönünde iken, erkekler kendi çıkarları doğrultusunda çalışma yönündeler. Ben kısaca kendi sektörüm olan Turizm adına konuşmak isterim, TURİZM YÖNETİMİNDE KADININ YERİ?
25 Yıldır turizme emek veren bir KADINIM, son 10 yıldır da kendi acentemi yönetmeye çalışıyorum. Benim turizmde gördüğüm, kadına verilen değer maalesef çok az, hatta hissettiğim bir yönetim veya seçim ekibi belirleniyor ise aslında baştan ekip çoktan belli ama, işte yedeklere de ayıp olmasın diye serpiştirilen kadın sayısı da 1 yada 2 yi geçmez buda son yıllarda biraz sesimiz çıkmaya başlayınca oluşan bir olgu diye düşünüyorum. İdealistsin ya, girişimcisin ya bilirler ki kadınlar bunu yapabilir ama istemezler seni yukarılarda görmeyi. Halbuki bizim sevdamız koltuk sevdası değil, zaten işimizi layığı ile yapamıyorsak o koltuğu bırakır gideriz, sektörde giden yanlış şeyleri düzeltebilmek adına, evlatlarımıza bir şeyler bırakabilmek için ekmeğimize sahip çıkmak için gösterdiğimiz çabadır, neden mi bunu yapma gereği duyarız çünkü bazıları bana dokunmayan yılan bin yaşasın der işine devam eder, bazıları ben uğraşamam der işine devam eder, bazıları da korkularından cesaret edemezler, bazıları da seni ne kadar sindirmeye çalışıp küstürselerde ve hatta bunu bir dönem başarsalar da, biliriz ki bazılarının da taşın altına elini koyması gerekir, çünkü ruhumuzda vardır bu.
Neden biz kadınlar bunlara izin veriyoruz? Çuvaldızı biraz da kendimizi batıralım. Sanıyorum erkek egemenliğini için için kabul etmek zorunda olduğumuzu hissediyoruz. Haksızlıklarla ilgili yorum yaparken herkes yaşadıklarını ve hissettiklerini özgürce söyleyebiliyor, ancak bizi temsilen sesimizi duyurmak isteyen bir kadın ortaya çıktığında, o kadını da yalnız bırakan yine biz kadınlarız.
Biz daha kadınlar arasındaki bütünlüğü oluşturamıyoruz ki, meslekteki birlik ve beraberliği oluşturabilelim. Sanırım biz kadın ve erkeğin eşit düşünebilen, haksızlık karşısında aynı dik duruşu sergileyebilen, aynı yolda paydalar çıkarabilen varlıklar olduğumuzu erkek meslektaşlarımıza anlatabilmenin bir yolunu bulmalıyız, evli olmamız, çocuklarımızın olması, bize engel değil tıpkı onlara engel olmadığı gibi.
Peki kendi işini kurmuş, işinde başarılara imza atmış kadınlarımız neden yönetimde olamıyorlar? Daha çok mu toplantılara katılmalıyız? Daha çok mu fikirlerimizi medeni olarak alenen paylaşmalıyız? Daha çok mu haklı fikirleri korkusuzca desteklemeliyiz?
Sevgili hanımlar, bize kötülüğü biz yapıyoruz. Bilerek ya da bilmeyerek, içimizdeki cesareti ortaya çıkaralım, yönetimde kadın görmek mi istiyoruz, adaylarımızı çıkaralım, o adayların listelerde olmasını sağlayalım, bir olduğumuzu gösterelim.
“ BİZİ BİZ YAPAN BİZ OLALIM “
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.