16 yüzyıl önce Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırıldığı bilinen Seyhan Nehri üzerindeki Adana Taş Köprü nasıl yüzyyıllar geçse de dimdik ayaktaysa, Adana lezzetleri de bir o kadar eski ve yüzyıllardır damaklarda yer edinmiş, kuşaktan kuşağa miras bırakılan eşsiz lezzetlerdir.
Adana, yalnızca bereketli Çukurova ovasının değil, aynı zamanda 8 bin yıllık medeniyetin beşiğidir. Neolitik Çağ’dan günümüze uzanan bu topraklarda Hititler, Asurlar, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar iz bırakmış; her biri sofraya bir tat, bir gelenek katmıştır.
MÖ 2. binyılda Kizzuwatna Krallığı’nın merkezi olan bu coğrafya, Roma döneminde yapılan Taşköprü ile dünyaya bağlanmış, Bizans ve Arap dönemlerinde sınır şehri olarak kültürleri harmanlamış, Osmanlı’da ise pamuk, baharat ve tahıl ticaretiyle Akdeniz’in cazibe merkezine dönüşmüştür.
Bugün Adana mutfağında tattığımız her kebap, her şalgam, her bici bici; işte bu binlerce yıllık kültürün damakta kalan izleridir. Sofralar yalnızca yemek için değil, bu köklü geçmişi kuşaktan kuşağa aktarmak için kurulmuştur.
Kuşaklar Boyu Sofra Kültürü
Adana’da sofralar yalnızca karın doyurmaz; aynı zamanda sohbetin, misafirperverliğin ve kültür aktarımının mekânıdır. Büyükannelerden torunlara geçen tarifler, ustadan çırağa öğretilen kebap sanatı, genç şeflerin modern yorumları… Tüm bunlar, Adana mutfağını geçmişten geleceğe taşıyan zincirin halkalarıdır.
“Kuşaktan Kuşağa Adana Lezzetleri”, sadece yemek tariflerinin değil; bir kültürün, bir yaşam biçiminin aktarılmasıdır. Bugün Adana’da tattığımız her kebap, her şalgam, her bici bici; geçmişin mirasını taşır ve geleceğe umutla bakar. Çünkü Adana’da yemek, sadece doymak için değil; yaşamak, paylaşmak ve aktarmak için vardır.
Bu yıl “Kuşaktan Kuşağa” temasıyla 10-12 Ekim tarihleri arasında Adana Merkez Park’ta düzenlenecek olan festivalde ben de olacağım.
Lezzet ve seyahat tutkunlarını bu eşsiz deneyime bekliyorum.
Neler mi bizi bekliyor Adana’da? İşte size özet sunayım :
Adana Mutfağının Özgün Lezzetleri
1. Adana Kebabı
2009’da Coğrafi İşaret Tescili aldı.
Yalnızca kuzu etinden, sinir ve yağ dengesi korunarak hazırlanır.
Zırh adı verilen özel bıçakla çekilir, şişe geçirilir, odun kömürü ateşinde pişirilir.
Yanında közlenmiş sebze, sumaklı soğan ve ince lavaşla servis edilir.
Usta-çırak ilişkisiyle kuşaktan kuşağa aktarılan en ikonik lezzet.
2. Şalgam Suyu
Mor havuç, şalgam turpu ve bulgur mayasıyla yapılır.
Kebap sofralarının ayrılmaz eşlikçisidir.
Adana’da yüzyıllardır yapılan bu fermente içecek, bugün Türkiye’nin her yerine yayılmıştır.
3. Bici Bici Tatlısı
İnce nişasta muhallebisi üzerine rendelenmiş buz ve gül şerbeti dökülür.
Yaz aylarının serinletici sembol tatlısıdır.
Yalnızca Adana’ya özgü, sokak kültürünün en renkli örneği.
4. Analı Kızlı Çorbası
Büyük köfteler “analı”, küçükler “kızlı” diye adlandırılır.
Limonlu, naneli et suyunda pişirilir.
Aile ve bereketin sembolü, düğün ve bayram sofralarının vazgeçilmezi.
5. Yüksük Çorbası (Mantı Çorbası)
Minik mantılar ve nohutla hazırlanır, ekşili veya yoğurtlu yapılabilir.
Adana’nın kış sofralarının doyurucu yemeği.
6. İçli Köfte
Bulgurla kaplanan, kıymalı-soğanlı iç harcıyla doldurulan köfte.
Hem kızartma hem haşlama olarak yapılır.
Lübnan ve Suriye kökenli “kibbeh”in Adana’daki yerelleşmiş hâli.
7. Şırdan Dolması
Kuzunun mide zarına pirinç, baharat ve sakatatla doldurulup pişirilir.
Özellikle gece sokaklarında satılan en özgün Adana lezzetlerinden biridir.
8. Taş Kadayıfı
İçinde ceviz, dışında şerbetle kızartılmış tatlı.
Osmanlı tatlı geleneğinin Adana’ya özgü bir yorumudur.
9. Adana Usulü Kahvaltı
Humus, acılı ezme, ciğer kebabı, sıkma (gözleme), bol yeşillik.
Sabahları ciğer veya kebap yemek Adana için olağan bir alışkanlıktır.
10. Kabak Çintmesi ve Güveç Yemekleri
Çukurova’nın taze sebzeleriyle yapılan hafif yaz yemekleri.
Toprak güveçlerde pişirilen kuzu etli-sebzeli yemekler sofraya otantik bir tat katar.