KARTEPE EKONOMİ ZİRVESİ

(EGD) ve (TOBB) tarafından ortaklaşa düzenlenen 5. Kartepe Ekonomi Zirvesi 03-05 Nisan tarihleri arasında basın ve iş dünyasından temsilcilerinin katılımıyla The Green Park Resort Kartepe'de gerçekleştirildi.

TURİZMİN SESİ
Toplantılar, Ekonomi Muhabirleri Derneği'nden (EMD) ayrılarak EGD çatısı altında ilk defa Kartepe'de bir araya gelen gazeteciler tarafından meslek ile ilgili sorunların gündeme getirilmesi ve yayımlanan bir deklarasyonla sonuçlanan oturumla başladı.


• EGD Kartepe Zirvesi'nde “Küresel krize karşı Türkiye'nin kendine yeniden güvenmesi gereği” üzerinde görüş birliğine varıldı
• Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Kartepe Ekonomi Zirvesi
• Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu:
• “Küresel krizin çözümünün küresel işbirliğinde, hasarı sınırlandırmanın yolunun ise krizi başarılı bir biçimde yönetmekten geçiyor”
• “Türkiye'nin krize karşı yapacağı ilk şey, ihracat yapamıyorsan, iç piyasayı canlandır”
• “Yönetiyor olmak için de şunu yapmak lazım. Küçük adımlar ve kısa vadeli odaklanmaya ihtiyacımız var”
• “Küresel krize karşı revahete kapıldık, bundan ben de dahil tüm toplum sorumlu”
• “Kriz öncesinde Türkiye'nin hataları vardı. Büyüme rakamlarına bakın, iyi mi gidiyor kötü mü gidiyor anlarsınız”
• Küresel krizle ilgili sorunu halletmenin yolu: İç tüketimin canlı tutulması
• “Eğer iç tüketimi canlı tutabilirsek, hiç olmazsa üretimi devam ettirebilecek en büyük sorunumuzu çözecek bir noktada oluruz”
• “Türkiye'de her yıl ilave 750 bin genç istihdam nüfusuna katılıyor. Onun için ekonomik daralmayı kabul edebilmemiz mümkün değil. Bunu sürdürebilmek mümkün değil. Bu böyle giderse daha büyük sıkıntıyla karşı karşıya kalırız”
• “Bankalar parayı bizden kesip daha güvenilir yer olan devlete veriyor. Bize de insafsızca yükleniyorlar”
• “Bütçede disipline uyulmazsa kamunun borçlanmana faizleri yükselir. Onun için çok yıllı bütçeye geçmemiz lazım”
• “İki tane önemli çıpamız var: Bunlar güçlü ekonomi ve kaliteli demokrasi”
• “IMF ile anlaşmamız lazım, ancak IMF'nin de anlayışını değiştirmesi lazım”


Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu küresel krizin çözümünün küresel işbirliğinde, hasarı sınırlandırmanın yolunun ise krizi başarılı bir biçimde yönetmekten geçtiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, krizde yurt dışına ihracatta sıkıntı varsa o zaman iç piyasayı canlandırmanın en mantıklı yol olacağını belirtti. Hisarcıklıoğlu, krizde tüm Türkiye'nin rehavete kapıldığını öne sürdü.

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından ortaklaşa düzenlenen 5. Kartepe Ekonomi Zirvesi 03-05 Nisan tarihleri arasında basın ve iş dünyasından temsilcilerinin katılımıyla Kocaeli Maşukiye'deki The Green Park Resort Kartepe'de gerçekleştirildi.

“Türkiye'nin yeniden kendine güvenmesi gerekiyor”

Toplantıda konuşan Rifat Hisarcıklıoğlu geniş olarak küresel kriz üzerinde durdu, yapılması gerekenleri ve nelerin yapılamadığını anlattı. Soru-cevaplı şekilde geçen toplantıda “Türkiye'nin bir an önce kendine yeniden güvenmesi gerektiği” üzerinde görüş birliğine varıldı. “Dünya ilk küresel krizine çözüm arıyor” başlıklı oturumda görüşlerini aktaran Hisarcıklıoğlu, dünya ekonomisinin 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez küçüldüğünü, küresel ticaretin 1982 yılından sonra ilk kez gerilediğini ve küresel fon akımlarının 1980'ler seviyesine gerilediğine işaret etti.

“Küçük adımlar ve kısa vadeli odaklanmaya ihtiyacımız var”

Öncelik bu ölçekte bir krizi çözmek olmadığını, yönetmek olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, “Yönetiyor olmak için de şunu yapmak lazım. Küçük adımlar ve kısa vadeli odaklanmaya ihtiyacımız var” dedi. Küresel sistemde bir dizginlemenin de ihtiyaç olduğunun görüldüğüne dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Alışık olmadığımız bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde ne yapmak lazım? Krizi çözmek mi, yönetmek mi? Çözüm muhakkak olacak. Hiçbir kriz tümsekte kalmamış, muhakkak aşağı doğru bir inişi olmuş. Kriz de inecek. Ama esas olan bu devrede bu krizi yönetiyor olmamız lazım. Yönetiyor olmak için de şunu yapmak lazım. Küçük adımlar ve kısa vadeli odaklanmaya ihtiyacımız var. Kısa sürede zararı en aza indirgeyecek tedbirlere ihtiyacımız var. Dünyanın yaptığı da bu. Son otuz yılda kendi çabamızla elde ettiğimiz başarıyı sürekli tekrarlamamız gerekiyor” diye konuştu. G-20 toplantılarının küresel işbirliğinde önemli bir başlangıç olduğuna değinen Hisarcıklıoğlu, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) da yeni rol üstlenerek buna göre hazırlanması gerektiğini kaydetti.

“Krize karşı revahete kapıldık, bundan tüm toplum sorumlu”

2002 yılından itibaren hızlı bir büyüme trendine giren Türkiye'nin 2005'ten sonra büyük bir rehavete kapıldığını, bunda sorumlunun sadece yöneticiler değil toplumun tamamı olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, büyüme rakamlarının 2005-2006 yıllarında yatay gitmeye, 2007 yılından itibaren aşağıya doğru yöneldiğini hatırlattı. Hisarcıklıoğlu, “Ben bu ikazları yaptım. Çünkü ben Türk iş camiasının, 1 milyon 300 bin tüccar ve sanayicinin başkanıyım. 2007'de Türkiye'nin büyümesi aşağıya doğru inmeye başlamıştı. 2008'de küresel krizle birleştiği zaman düşme daha da vahimleşti ki işte 2008'in son çeyreğine baktığımız zaman 6,2'lik bir küçülmeyi yaşadık” dedi.

“Küresel krizi çıkaranlar bizden daha hafif etkileniyor”

Türkiye'deki sıkıntının aslında küresel krizden önce başladığını, “Aman ne olur kendi içimizde kavga çıkartamayalım. Siyasetin kendi mecrasına müdahale olmasın” diyerek rehavet ortamının körüklendiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, “Rehavet ülkede kardeş kardeşe, kendi kendimizle kavgaya itti. Kendi kendimize problem yaratacak alanlara girdik. Ama işin ilginç tarafı bu küresel krizi çıkartanlar bizden daha hafif etkilenmiş durumda” diye konuştu. Rifat Hisarcıklıoğlu, kriz öncesinde Türkiye'nin de hataları bulunduğunu, 2006'dan sonra Türkiye'de ekonominin geri planda kaldığını, reform süreçlerinin aksadığını belirterek, “Büyüme rakamlarına bakın, iyi mi gidiyor kötü mü gidiyor anlarsınız” dedi.

“72 milyona tükettirmek lazım”

Rifat Hisarcıklıoğlu, 2005 yılından itibaren rehavete giren Türkiye'yi uyarmak için Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlar ile 84 kez bir araya geldiğini belirterek ziyaretlerinin çoğunu iç tüketimin canlandırılması konusunda yaptığını söyledi. Hisarcıklıoğlu, “Eğer iç tüketimi canlı tutabilirsek, hiç olmazsa üretimi devam ettirebilecek en büyük sorunumuzu çözecek bir noktada oluruz” dedi.

Hükümet ile görüşmelerinde tedbir olarak ilettikleri hususlardan bir kısmının son uygulamalarda yürürlüğe girmeye başladığını, tedbirlerin devam edeceğini umduğunun altını çizen Rifat Hisarcıklıoğlu, “Kriz var, batacaksın, işsiz kalacaksın” diyerek insanları ürkütmenin bir manası olmadığını belirtti. Hisarcıklıoğlu, “Daha beter içe kapanıyorlar. İçe kapanmak insanların tüketimde içe kapanması, onu ifade etmek istiyorum. Var olduğunu bileceğiz, akıllı insanlar da bunun çıkış yolunda, kafayı çalıştıracak yolu çıkartacak, bunu paylaşacak. Kimle neyi nasıl paylaşacağını da çok iyi bilecek. İnsanlar böyle ortamda tüketmez. Tüketmeyince de ilk işimi ben kaybederim. Herkes buna bağlı olarak kaybediyor. Çözüm yolları ne? Bir sefer iç talebi canlandırmamız. Türkiye'nin GSMH'sinin yüzde 68'i 72 milyonun tüketiminden oluşuyor. Eğer biz iç tüketimi canlı tutabilirsek, hiç olmazsa üretimi devam ettirebilecek, en büyük sorunumuzu çözebilecek bir noktada olabiliriz. Eğer krizin etkisini az hissetmek istiyorsak, yükleneceğimiz yer burası olması lazım. 72 milyona tükettirmek lazım” diye konuştu.

“Her 4 makineden biri durmuş durumda”

Türkiye'de imalat sanayinde yüzde 24'lük bir kayıp yaşandığını belirten Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de şu anda 6 milyon kişinin işsiz olduğunu kaydetti. Şu anda her işleyen 4 makineden birinin stop ettiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Türkiye'de her yıl ilave 750 bin genç istihdam nüfusuna katılıyor. Onun için ekonomik daralmayı kabul edebilmemiz mümkün değil. Bunu sürdürebilmek mümkün değil. Bu böyle giderse daha büyük sıkıntıyla karşı karşıya kalırız” dedi. Türkiye bütçesinin açık vermede makası genişlettiğini, bunun en iyi örneğinin 2009 yılının ilk iki ayında oluşan açık olduğuna değinen Hisarcıklıoğlu, bankacılık sisteminin de reel sektöre karşı kriz döneminde adeta kabuğuna çekildiğini haber verdi.

“Bize insafsızca yükleniyorlar”

Bankaların yüzde 12.5'la topladığı mevduatı yüzde 14'le devlete sattığını belirten Hisarcıklıoğlu, “Bir bankacı olarak düşündüğün zaman, (Bir karı yok, 25'le sana vermesi lazım) demeniz lazım. İşi sağlam görüyor da devlete veriyor. İşin bir handikabı da burası. Onun için devletin borçlanma ihtiyacını azaltmak lazım” dedi. Hisarcıklıoğlu, “Bankacılık sektörü bize verdiği kredilerde 14 milyar TL azalma yaptı. Kredileri adeta kıstı. Niye biliyor musunuz? Devlete borç verebilmek için. Bakın menkul değerler portföyünde yani devletin hazine bonosu satın almada, tam 31 milyar TL artış var. Çünkü paraya ihtiyacı olan daha güvenilir bir yer var. Bankacılar da bizden kestiler oraya vermeye başladılar. Bize de insafsızca yükleniyorlar” diye konuştu.

“Bütçe disiplinsizliği faiz oranlarını artırır”

Bütçe disiplininin 2009 yılında çok kötü olduğunu, bu durumun kamunun borçlanmasındaki faiz oranlarını artıracağının altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Öncelikle faizlerin artmaması için çok yıllı bütçeye geçmemiz lazım. Yani kamunun borçlanmasındaki faizlerin artmasını istemiyorsak çok yıllı bütçe yapmamız lazım ki ileride bu bütçe dengesinin düzelebileceğini göstermemiz lazım. Yani iki yıllık, 3 yıllık bütçe yaparak bütçe açıklarının azalacağını gösterip kredimizin borçlanmamızın faizlerinin inebilmesi için, orta vadeli program ve orta vadeli mali programa ihtiyaç var” diye konuştu. Küresel kriz için sıra dışı düşünülmesi gereğine değinen Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin kriz bitmeden önemli şansları olduğuna işaret etti. TOBB Başkanı, “Eğer bunları yapabilirsek ki yapabileceğimize inanıyorum ben, dünyadaki bu kriz 2009'un sonunda, 2010'un sonunda mı biter, ki bu son alınan tedbirleri de çok önemsiyorum ben. Ortaya çıkarılacak olumlu havayla birlikte dünya 2010'da büyüme moduna geçecek inşallah. Geçtiği noktada biz gücümüzü kaybetmememiz lazım” dedi.

“Güçlü ekonomi ve kaliteli demokrasi…”

“İki tane şey çok önemli. İki tane çıpamız lazım” diyen Hisarcıklıoğlu bunları “güçlü ekonomi”, “kaliteli demokrasi” olarak tarif etti. Hisarcıklıoğlu, “Güçlü ekonomimiz olacak çünkü hepimiz zengin olmak istiyoruz. Gelişmiş ülkenin vatandaşından bir eksiğim yok, ben de o refah düzeyine ulaşmak istiyorum, diyorum. Demokrasim kaliteli olacak, demokrasi, insan yaşamı standartları benden üstte olanlardan hiçbir eksiğim yok fazlam var. Onun standartlarında da yaşıyor olmalıyım ben. Bakın ama bu ikisi birbirinin ayrılmaz bir bütünü. Güçlü ekonomin olmasını istiyorsan demokrasin kaliteli olacak arkadaş. Kaliteli demokrasi olmasını istiyorsan da ekonomin güçlü olacak. Bu çıpa birbirinin ayrılmazı ama bu çıpayı yapabilmek için, yapısal reformları yapmamız lazım. Bu kriz anlarını aslında fırsat bilmemiz lazım. Eğer krizi fırsata çevirmek istiyorsan en önemli nokta” şeklinde konuştu. Demokrasinin de kalitesinin artırılması isteniyorsa herkesin hesabını verebilir noktaya gelmesi gerektiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Ama kimse hesap veremiyor, kimse soramıyor, böyle demokrasi olur mu?” diye sordu.

“Milletin sağduyusuna güvenmek gerek”

Konuşmasının sonunda son otomobil zamları, IMF ve seçimlere değinen Hisarcıklıoğlu ilgi çekici mesajlar verdi. Hisarcıklıoğlu, otomobilcileri eleştirerek “Böyle bir şey olur mu? Hem satamıyoruz diye şikayet edeceğiz ondan sonra da hadi bakalım biraz önü açıldı zam yapalım. Böyle bir şey olamaz” dedi. Türkiye'nin IMF ile anlaşmasını, ancak IMF'nin de anlayışını değiştirmesinin gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Herkesin anlayışı değişti. Bu enflasyon anlayışı, diğer tüm anlayışlar yıkıldı” diye konuştu. Ekonomide olduğu gibi siyasette de herkesin birbirine güvenmesi gereğinin ortaya çıktığını hatırlatan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Güvenilmesi gereken şey milletin sağduyusudur. 2007 seçimleriyle 2009 seçimlerini farklı tutmamız lazım. Ancak son yerel seçimlerde çok önemli bir mesaj var. Sadece siyasi partiler olarak algılıyoruz. Bütün Türkiye'deki kurum ve kuruluşlar kim varsa herkese mesaj var burada. Herkes kendi alanının içerisinde hareket ederse, bu millet kendi sağduyusuyla istediği şekilde ne yapabileceğini gösteriyor. Onun için ümitsizlenecek, umutsuzlanacak hiçbir şey yok” ifadelerini kullandı.